Günlerdir hatta son birkaç aydır seçimle yattık seçimle kalktık. İkinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimini de geride bıraktık. Artık televizyonlarda kim kazanır değil, kazanan nasıl kazanıyor, kaybeden nasıl kaybediyor konuşuluyor. Ben bu seçimin sonucunu önceden net bir şekilde tahmin edenlerin başında geliyorum. CHP’li dostlarıma kazanacak adayın kim olduğunu söylediğimde hep tepkiyle karşılaştım. Kimisine göre yandaş, kimisine göre ortamı okumayı bilmiyordum. Hâlbuki her zaman söylediğim gibi ümit etmekle, gerçekleri görmek arasında ince bir çizgi vardı. Her ne kadar Türkiye’nin yarısına yakını artık değişim şart dese de, diğer yarısından iki fazlası halimizden ziyadesiyle memnunuz dedi.
Vatandaş halinden memnunmuş…
Zaten millet olarak bizim acıdan beslenmek gibi bir huyumuz var. Dertlendiğimiz kocayı boşamamak, şiddet gördüğümüz ortamdan uzaklaşamamak, aç kalıp soğan ekmek yemekle övünmek, kan kusup kızılcık şerbeti içtim demekle övünmek gibi bir huyumuz var!
Yine öyle yaptık!
Yine öyle yaptık… Seçimden sonra gelecek zam yağmurunu düşünerek mutlu olduk. Mülteci kardeşlerimiz ile her köşe başında karşılaşmaktan gurur duyduk. Hatta fabrikalarda, inşaatlarda bizlerin çocukları yerine çalıştırılan yabancıları görmezden geldik. Hizmet getirmeyen hatta yüzüne bile hasret kaldığımız milletvekillerinden kötü koca misali hem dertlendik hem yeniden seçtik.
Kızmak yok… Başımıza her ne gelecekse hak ettik!
Artık bir beş sene daha nasıl bir hayat yaşayacağımızı, sosyal ve ekonomik hayat koşullarımızın ne olacağını biliyoruz. Razıyız… Razılar… Razı!
Canım kardeşim; ben gece gündüz çalışmaya, ailesinin refah düzeyini arttırmak için gerekirse betonu tırnakları ile kazımaya alışkın bir kadınım. Yine yaparım… Her koşulda ayakta dim dik durabilmek gibi bir özellik vermiş Allah bana. Yardımsız düştüğü yerden kalkmaya alışkın olan ben (ki şükür ki hiçbir zaman düşmedim) yine yoluma devam ederim. Gelen astronomik zamlara rağmen şikâyet etmeden günde iki paket sigaramı içerim. Balkonuma çiçek eker, çiçeklerimi seyrederek kilosu bilmem kaç lira olmuş kahve mi içerim. Vallahi benzin bin lirada olsa çalışır kazanır bakkala bile arabamla giderim. Benim için artık “Ohhh ne ala memleket” ben bundan sonra yine hayatımı en yüksek standartta yaşamak için gerekeni yaparım.
Şimdi sen, mültecilerle aynı otobüse binerken, bakkaldan çocuğuna yarım kilo peynir alamazken, hastaneye randevu alamaya çalışırken sakın şikâyetlenme. Çünkü sende sandıkta söyledin “ ohh ne ala memleket”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Derya Özaba
OHH NE ALA MEMLEKET
Günlerdir hatta son birkaç aydır seçimle yattık seçimle kalktık. İkinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimini de geride bıraktık. Artık televizyonlarda kim kazanır değil, kazanan nasıl kazanıyor, kaybeden nasıl kaybediyor konuşuluyor. Ben bu seçimin sonucunu önceden net bir şekilde tahmin edenlerin başında geliyorum. CHP’li dostlarıma kazanacak adayın kim olduğunu söylediğimde hep tepkiyle karşılaştım. Kimisine göre yandaş, kimisine göre ortamı okumayı bilmiyordum. Hâlbuki her zaman söylediğim gibi ümit etmekle, gerçekleri görmek arasında ince bir çizgi vardı. Her ne kadar Türkiye’nin yarısına yakını artık değişim şart dese de, diğer yarısından iki fazlası halimizden ziyadesiyle memnunuz dedi.
Vatandaş halinden memnunmuş…
Zaten millet olarak bizim acıdan beslenmek gibi bir huyumuz var. Dertlendiğimiz kocayı boşamamak, şiddet gördüğümüz ortamdan uzaklaşamamak, aç kalıp soğan ekmek yemekle övünmek, kan kusup kızılcık şerbeti içtim demekle övünmek gibi bir huyumuz var!
Yine öyle yaptık!
Yine öyle yaptık… Seçimden sonra gelecek zam yağmurunu düşünerek mutlu olduk. Mülteci kardeşlerimiz ile her köşe başında karşılaşmaktan gurur duyduk. Hatta fabrikalarda, inşaatlarda bizlerin çocukları yerine çalıştırılan yabancıları görmezden geldik. Hizmet getirmeyen hatta yüzüne bile hasret kaldığımız milletvekillerinden kötü koca misali hem dertlendik hem yeniden seçtik.
Kızmak yok… Başımıza her ne gelecekse hak ettik!
Artık bir beş sene daha nasıl bir hayat yaşayacağımızı, sosyal ve ekonomik hayat koşullarımızın ne olacağını biliyoruz. Razıyız… Razılar… Razı!
Canım kardeşim; ben gece gündüz çalışmaya, ailesinin refah düzeyini arttırmak için gerekirse betonu tırnakları ile kazımaya alışkın bir kadınım. Yine yaparım… Her koşulda ayakta dim dik durabilmek gibi bir özellik vermiş Allah bana. Yardımsız düştüğü yerden kalkmaya alışkın olan ben (ki şükür ki hiçbir zaman düşmedim) yine yoluma devam ederim. Gelen astronomik zamlara rağmen şikâyet etmeden günde iki paket sigaramı içerim. Balkonuma çiçek eker, çiçeklerimi seyrederek kilosu bilmem kaç lira olmuş kahve mi içerim. Vallahi benzin bin lirada olsa çalışır kazanır bakkala bile arabamla giderim. Benim için artık “Ohhh ne ala memleket” ben bundan sonra yine hayatımı en yüksek standartta yaşamak için gerekeni yaparım.
Şimdi sen, mültecilerle aynı otobüse binerken, bakkaldan çocuğuna yarım kilo peynir alamazken, hastaneye randevu alamaya çalışırken sakın şikâyetlenme. Çünkü sende sandıkta söyledin “ ohh ne ala memleket”
Derya Özaba
Komşu Köyün Delisi