92Görüntüleme
Pandemi, deprem derken Türkiye bu hafta sonu seçimlerini yapıyor. Günlerdir seçimle yatıp seçimle kalkıyoruz. Sonunda o büyük gün geldi çattı. Herkes doğal olarak düşlerinde olan insanların kazanmasını istiyor.
Hem cumhurbaşkanının hem de milletvekillerinin seçileceği bu seçim sonucunda yeni bir dönem başlayacak. Her kesim kendilerine göre kaybetme durumunda olası senaryoları konuşmaya başladı. Savaşların olduğu gibi böylesi seçimlerin de bir kazananı bir de kaybedeni vardır. Lakin sonuç ne olursa olsun ülkemiz kazansın diyoruz.
Depremin yaraları ve tramvaları henüz sarılamamışken böyle bir seçim ne kadar gerekli ülkemizin böyle bir ekonomik gücü var mı artık bunları düşünmek de anlamsız ama yine de düşünülüyor.
Zor bir süreçten geçiyoruz ama şu net bir gerçek eğer Sayın Kılıçdaroğlu bile kazansa ki gönlümüz ondan yana olmasına rağmen bir anda bir sihirli değnek değmeyecek ve pat diye mucizeler olmayacak. Bu bir süreç ve bu süreç biraz da bizlerden başlıyor. Mış gibi yapmamalardan, ruhunu satmamaktan, kendine ve gücüne inanmaktan. Sonuç ne olursa değişim istiyorsak bizimle başlayacak o yüzden karamsar olmaya da gerek yok.
Dengeler önemli. Farklı cumhurbaşkanı ve farklı siyasi oluşumların mecliste ağırlık kazanması durumunda meclis nasıl işler onu da düşünmek gerekiyor. Lakin çok da stratejik oy kullanmak milletvekili seçimlerinde gerekir ki emin değilim. Birey olarak özgür irademizle kendimize en yakın hissettiğimiz partiye oluşuma oy vereceğiz. Bu kadar net.
Yeni dönemin ilk günlerinde ilk yazısında seçim izlenimleri yazısında buluşmak üzere. Güzel günler göreceğimize olan sarsılmaz inancımla.
Rana Arıbaş
