Türk siyasetinde Sayın Demirel’in de ifade ettiği gibi 24 saat çok uzun bir süre ve bir anda her şey değişebiliyor. O yüzden gündeme yetişmek zor. Siz bu yazıyı okuduğunda belki çok daha başka gelişmeler yaşanacak bunu bilmek kestirmek zor. O yüzden bu yazı biraz parçalı yazı olacak ve gündemde öne çıkan Cumhurbaşkanı adaylıkları ile TİP Başkanı Erkan Baş’ın Teke Tek programında Fatih Altaylı’ya verdiği yanıtların düşündürdüklerine göz atacağım. Elbette tarafım ama analitik olarak bakmaya çalışacağım.
Cumhurbaşkanı Adayları
Türkiye’de siyaset Platon’un o meşhur kitabında olduğu gibi işlemez. Hoş Platon bugünün Türkiye siyasetini görse ne düşünürdü insan merak etmiyor değil neyse biz konumuza geri dönelim. Dün gece CHP üyelerine geldiği gibi bana da Öztürk Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı adayı olacağına dair mesaj geldi. Bizler artık bu ülkede nadiren şaşırıyoruz, sanırım buna da şaşırmadık.
İlk olarak Muharrem İnce adaylığını açıklamıştı. Bazen çok şey bilip susmak koşullar gereği bir erdemdir. İnce hakkında bildiklerimi kendime saklı tutarak sadece yaptığının etik olmadığını söyleyebilirim. İnsanları böylesine arkasına alan bir insanın seçimi kaybedince yaptıkları biz sivil sade halk için yeterlidir. Güven de tek kullanımlıktır. Neden yapıyor sorusunun bana göre yanıtı egoların çok daha ötesindedir.
Sinan Oğan da bir diğer Cumhurbaşkanı adayı. O ise sağdan. Yani karşımızda şimdilik adaylar bunlar. Siz bu yazıyı okurken yeni adaylar çıkabilir. Lakin elbette herkes aday olabilir ama böylesi kritik bir dönemde aday olmalarının arkasında sadece kendi özgür iradeleri mi vardır bu ciddi anlamda soru işaretidir. Türk siyasetinin en ciddi argümanlarından bir tanesi böl parçala yönet olunca bu figürler de buna uygundur.
Türkiye İşçi Partisi Erkan Baş Konuşmasının Satır Araları
Hayatım boyunca insanların konuşmalarının hep satır aralarına hem o nokta ile virgül uyumlarına baktım. Çünkü oralar kör noktadır. Karanlığı bir kere görürseniz gerisi kolaydır. Bunu neden mi yazdım çünkü Erkan Baş’ın bendeki konuşması tam da bu noktada bir yerdedir. Kendisi diyor ki biz hiç yalan söylemedik. Diyor ki bizi 3. Yol olarak tercih eden MHP gibi ailelerin çocukları da var. Diyor ki iyi muhalefet olacağız. Diyor ki CHP’liler Serra’nın bize katılmasını doğru bulmadılar biz de dedik ki soldan aldıklarınıza sayın. Diyor ki Kılıçdaroğlu kadın örgütü, STKlar vb. kuruluşlar ile görüşüp onlarca uygun görülür ise biz de birinci turda destekleriz ve seçimi almasına destek veririz. Kendi içinde paradoksları olan söz dizimleri. Zekice kurgulanmış.
Tam bu yazı yazılırken öğreniyor ki Ahmet Şık Emek Demokrasi Platformunun adayı olarak seçime büyük bir olasılıkla HDP saflarında girecek. Kendisi zaten HDP kanalı ile vekil olup sonra TİP’e geçen bir vekil.
Tüm bunlar düşündürücü ve açıkçası Barış Atay’ı ayrı bir yere koyarak beni irite ediyor. Biraz da hayal kırıklığı yaratıyor ve kafamda yine deli deli sorular. İyi bir şeyler yapmanın vekil olmaya gerek olmadan yapılabileceğini bu deprem sürecinde iyice anladım. En dürüst siyasetçinin bile samimi olmadığı bir yer var. Sonra servis şoförümüzün dediği bir cümle aklıma geliyor. Hocam siyaset iyi insanların yeri değil. Haklı olabilir mi?
