
Fatih Coşkun-Köşe Yazısı
Ve bir genel seçim daha geride kalır iken gözlemlerimizi aktaralım.
Öncelikle kazanan Cumhur ittifakını tebrik ederim.
Kazanan tebrik edilir, kaybeden ise eleştirilir bizim ülkemizde. Suç yüklenir, neden kaybettiği araştırılır, hatalı isimler masaya yatırılır.
Millet ittifakının 4 siyasi lideri sadece Milletvekili olabilmek adına seslerini çıkarmamış ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında yer almışlardı. Amaç belliydi. Cumhurbaşkanı kim olursa olsun biz kapağı meclise atalım. Zaten halk karşısında bir etkimiz yok en azından vekil olur isek yavaş yavaş söz sahibi okur kendimizi gösteririz havasında yer aldılar.
6’lı masanın en mantıklı hareket eden, seçim havasını soluyan ve anketler ile doğruyu tesbit etmeye çalışan bir ismi vardı, Meral Akşener. 4 liderin yapamadığını kadın başı ile çıktı ve yaptı. “Senden olmaz Kemal Bey senden olmaz.” Bir anda şeytanı karşısında gören müslümanın yerden taş alıp şeytan taşlaması gibi Millet ittifakı tarafından taş yağmuruna, hakaretlere maruz kaldı. Romantik yaklaşmıştı seçmen ve siyasiler. Ekonomik kriz ve pahalılık ve deprem etkileri ile bu sefer Erdoğan’ı yenebiliriz havası estirilmişti dost meclislerinde. Oysa ki onlar yanılır iken Merak Akşener geleceği hissetmiş masaya resti çekmiş ve basın açıklaması yapmıştı. Fakat bu duruma karşı çıkan Akşener anlık fevri hareketi ile alel acele basın açıklaması yaparak sinirli tavrı ile haklı iken haksız duruma düşmüş idi. Daha güzel bir basın açıklaması yaparak kamuoyuna ikna edebilirdi. Olmadı başaramadı ve ardından kendisini ikna eden belediye başkanlarının hatrına masaya geri dönmek zorunda kaldı. Kaldı kalmasına da hiç içine sinmemiş isteksiz bir şekilde seçimlere girmiş idi.
Akşener sonuna kadar haklıydı. Nasıl haklı olmasın ki? Sağ seçmenden özellikle Ak Parti ve Mhp tabanından Kılıçdaroğlu oy alamaz Cumhurbaşkanı seçilemez idi. Ve öyle de oldu. Erdoğan’ın her süreçte karşıma sen çık bana sen rakip ol demesi Kılıçdaroğlu’nu ateşlemiş ve Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmüştü. Erdoğan her seçim döneminde olduğu gibi bu dönemde de tereyağından kıl çeker gibi CHP’ye ayarı vermiş karşısına dişli olmayan rakibi kendi elleri ile getirmiş idi.
İlk turda Muharrem İnce faktörü ve Ak Parti’den azalan oylar neticesinde seçimlerin ikinci tura kalacağı bariz belliydi. Lakin İnce’nin çekilmesi işin rengini değiştirmiş Chp’nin ekmeğine yağ sürmüş idi. “Haydi geliyoruz, alıyoruz” derler iken hem Millet hem Cumhur ittifakını istemeyen ve değişimden yana olan seçmen “Biz size neden gebe olalım yeter artık sizden” dercesine Ata İttifakına yönelmiş bir alternatif doğsun istemişler idi. Öyle de oldu. Her iki ittifakın ciddiye dahi almadığı ve seçimleri ikinci tura götüren Ata ittifakı ilk turda seçimlere damgasını vurmuş idi. Sinan Oğan %5 ile kendisine taban bulmuş göğsünü gere gere hakkının peşinden koşmaya başlamış idi. Öyle de oldu ve ikinci turda Cumhur ile anlaşarak siyasette yerini aldı. Hakkıdır da alacak tabiki. Lakin Millet ittifakı seçmeni bu durumdan pek haz almadı. Sosyal medya üzerinden saldırılar Oğan’a yönelik olur iken geriye dönüp Akşener’in haklı yere masadan kalmasını düşünemediler. Suçlu aramaya başladılar. %25 oy oranı olan Kılıçdaroğlu’na değil de %2.5 oy oranı olan Sinan Oğan’a eleştiri okları yağmaya başlaması düşünememenin acizliğinden başka birşey değildir. Akşener ısrarla İki belediye başkanını dile getirir iken anketlerde sonuncu çıkan Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi ve buna ses çıkarmayan Chp seçmeninin Oğan’ı suçlaması ne kadar mantıksız ise seçimleri kaybetmekte o kadar hakları diye düşünüyorum.
Defalarca yenilgi yüzü görmesine rağmen parti oylarını yükseltemeyen bir genel başkan ile devam ettikleri taktirde 10 Ay sonra yapılacak yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’da Ak Parti’ye geçecek gibi duruyor.
Kılıçdaroğlu kazanmayı değil kaybetmeyi seçtiği süre boyunca Chp’ye ve Millet ittifakına yara açmaya devam edecek.
Türkiye’de değişim şart nidaları ise ses yükselten Millet ittifakı öncelikle Chp genel başkanını değiştirmeli ve yerel seçimlere hazırlanmalı.
Saygılarımla.