Merhaba değerli okuyucular. Bir hafta daha geride kaldı, hafta geride kaldı ama ben haftanın çoğuna yakınını şehir dışında geçirince biraz meydanlardan uzak kaldım. Meydandan uzak kaldım lakin olup bitenden uzak değildim. Aksaray dışında da olsam benim de gündemim birçok kişinin olduğu gibi seçimdi ve seçime dair her şeyi yakinen takip ettim.
Ben buralarda yokken CHP’nin Aksaray adayı da belli oldu. Minyon yapısından dolayı bazılarının yaşça da küçük olduğunu düşündüğü CHP Belediye Başkan Adayı Pelinsu Yıldırım Demir, önceden tanıdığımız, aslında sanıldığı gibi küçük olmayan bir kardeşim. 2018 senesi seçimlerini hatırlayanlar başkan adayı Pelinsu Yıldırım Demir’i CHP Milletvekili listesinin 3. Sırasından hatırlarlar. O tarihten beri siyasetten bir an olsun kopmayan Pelinsu Yıldırım Demir sevilen milletvekili adayı Ali Abbas Ertürk’ün de seçim çalışmalarını yürüten ekibin A takımındaydı. Sosyal meseleler ile bir hayli ilgili olan aday, herhangi bir makama aday olmasa da vatandaşın derdi ile dertlenen, partinin de her seçim organizasyonunda aktif görev alan bir isim. Siyaset arenasını show arenası olarak kullanmadığı için yüzü size aşina gelmeyebilir lakin kendisi siyasete de, vatandaşa da hiç de uzak değil. Tabi ki bugünkü köşe yazımın konusu aslında CHP’nin Belediye Başkanı Adayı değil, sadece geçen hafta size önümüzde ki hafta CHP adayını açıklarsa o konuda da bir değerlendirme yapacağımı söylemiştim. Pelinsu Yıldırım Demir hakkında bildiklerimi sizlere hemen yazımın başında söyleyip ana konuma geçmek istedim.
Gelelim Esas Meseleye…
Vatandaş meydanlarda siyasiye doydu yine. Kapıya yaklaşan her kalabalık gruba seçim gezisi yapan siyasiler gözüyle bakmaya başladı vatandaş. 5 sene boyunca görmediklerini gördü. Konuşamadıkları ile konuştu. Hatta dövüşmek isteyip dövüşemedikleri ile de ucundan kıyısından lafla da olsa dövüştü.
Günde belki yüz kişi hiç sıkılmadık ellerini sıktı esnafın, işçinin, emekçinin, öğrencinin. Aday eli sıkmak bedava. Söylenecekleri söylemek bedava. Bazı adayların vatandaşı çokta içten dinledikleri söylenemez gerçi de.
Geçtiğimiz gün, bir sohbet esnasında birisi “Bir partinin Belediye Başkan adayı geldi” dedi. Konuşmanın başında da şehrin birçok sorunundan dertleniyordu. “E işte ne güzel, deyivereydin adaya” dedim. Aldığım cevap karşısında kahkaha atmaktan geri duramadım. Cevabı size aynen aktarıyorum…
“ Ya aslında çok da geldi sayılmaz. Yanında bir kalabalıkla rüzgar gibi geçti. Elimizi bile uzaktan sıkar gibi yaptı. Hoş derdimizi söylemeyi bırak bir daha kendisini caddede yürürken görür müyüz, zor. Diyeceğimizi arkasından bağırdık. O da döndü bize uzaktan bir şeyler söyledi ama anlamadık bile.“
Evet, sevgili okuyucular. Durum bundan ibaret. Önden kalabalık bir grup geliyor, gel vatandaş gel, aday eli sıkmak bedava diye seçmeni topluyor. Arkadan vatandaşın halinden bi haber bir takım elbiseli hızla elinize dokunarak geçiyor. Aynı popçuların konsere çıkarken yaptığı gibi. Elinize dokunan desteklediğiniz bir aday ise eğer, elinizi uzunca bir süre yıkamamanızı tavsiye ederim. Zira bir beş sene ne o yüzü görecek, ne o eli sıkabileceksiniz.
Haftaya bir başka konuda görüşmek üzere.
Derya Özaba
Komşu Köyün Delisi