Merhaba değerli okuyucular. Memleketin son yıllarda rutini haline gelmiş bir seçim daha geliyor. Günler hızla geçiyor. Seçime gün gün yaklaşıyoruz. Seçim yaklaştıkça adayların tempoları hızlanıyor. Medya da farklı haberler yerine, kopyala yapıştır siyasi basın bültenlerini daha sık görüyoruz. Bundan önceki tüm seçimlerde olduğu gibi bu seçim de yol boyu billboardlarda sıra sıra aday fotoğrafı var. TV kanalları sürekli geçimin seçime etkisini konuşuyor. İçimiz dışımız hafiften bulantı yapacak derecede seçim. Bundan önceki seçimlerle her şey aynı, bir şey farklı.
Dediğim gibi bu seçimde bir fark var. Bir şeyler eksik. Yerine oturmamış, yapılan edilen tüm reklam çalışmalarını boşa düşüren, tüm seçim kampanyalarını etkisiz, beyinde algılanmayacak hale getiren bir şeyler eksik.
Bu seçimim heyecanı eksik!
Her seçimde olup da bu seçimde eksik olan şey ‘heyecan’ bu seçimde heyecan duyan, gecesi gündüzü seçim konuşmakla geçen tek kesim siyasi adaylar ve adayların çevresinde, seçim çalışmalarında yer alan kadro. Bu seçim basın bile yeteri kadar seçim heyecanı duymuyor. Basın, artık seçime dönemsel bir iş gözüyle bakıyor. Vatandaş zaten seçimden bıkmış geçime çare bulunsun istiyor. Konuştuğum hiçbir seçmen eski seçimlerde ki heyecanı ile konuşmuyor. Kime seçimi sorsam ‘Bu da geçse de kurtulsak’ diyor. ‘Kime oy vermeyi düşünüyorsun?’ diye sorduğum herkesten ‘Valla elimden gelse sandığa bile gitmeyi düşünmüyorum’ cevabı alıyorum. Seçimin heyecanı olmadığının adaylar da, seçmen de farkında. Sanki seçimi yeniden heyecanlı hale getirecek ince bir çizgi var ve henüz o ince çizgiyi geçen aday yok.
Aksaray’da, henüz hiçbir aday seçmene seçim heyecanı yaşatamıyor. Hiçbir aday için ‘Fırtına gibi esiyor’ tabirini kullanamıyoruz. Her seçimle aynı olan tek şey, adayların çevresini sarıp, gerçekleri görmelerine mani olan gruplar!
Ver gazı grupları
Adayların çevresini sarıp sarmalayan, daha makam koltuğuna oturmadan yüksek bir makamda gibi hissettirip vatandaştan soyutlayan, sen siyasisin, onlar vatandaş diyerek adaylar ile vatandaş arasına çizgi çeken bir grup var. Adayın da vatandaş olduğunu ve vatandaş gibi davranması gerektiğini söyleyen kimse yok. Cevaplamaya müsaitken bile adayların telefona bakmasına mani olan, dur başkanım ben bakarım diyerek telefonu adayların elinden kapan, normal hayatlarındaki rutinlerinden soyutlayan bir grup. Bu gruplar adayların gazla çalıştığını keşfetmiş, gaz verdikçe adayın adrenalin seviyesinin yükseldiğini ve bu gazla zafer kazanmadan zafer sarhoşu olduğunun farkında olan bir grup.
Seçmen elinin gittiğine oy verecek
Evet, üst üste gelen seçimlerin bıkkınlığından tutun da, zorlaşan geçime, düne kadar bakkal kasasında sıra bekleyen adayın bir anda seçim gezileri hariç gündelik hayattan uzaklaştırılmasına, önceki seçilmişlerin vatandaşla araya koyduğu duvara kadar her şey seçimin heyecanını yok etti bu seçim. Seçmende beklenti en asgari düzeye indi. Gelen de bir giden de gözüyle bakıyor artık seçmen. Bugün oy diye kapımızı aşındıranlar inanıyoruz ki makam odasından çıkmayacak diyorlar. Yine projeler tanıtım broşürlerinde kalacak, yine seçilenlerden randevu alınamayacak, yine şu olacak, yine bu olacak ve bu gibi ‘yine’ leri uzunca sıralıyor vatandaş. Seçmen belki mecburen sandığa gidecek, elinin gittiğine oy verecek lakin oy verdiği adaya kendini yakın ve ulaşılabilir hissetmeyecek. Seçimden sonrası için şuan hiçbir ümit ve beklenti içinde değil çünkü vatandaş. İşte bu yüzden, bu seçimde olmayan şey ‘heyecan’ seçim sandığında da olmayacak emin olun.
Bana ayrılan yer dolduğu için daha fazla uzatmıyor, hepinize mutlu hafta sonları, adayların da bu yazdıklarımı sakin bir kafa ile düşünmesini diliyorum. Hoşçakalın.
Derya Özaba
Komşu Köyün Delisi